Güneydoğu’nun Paris’i Diyarbakır’a Gelmek İçin Çok Güzel 10 Sebep!
Geçmişi 9 bin yıl öncesine dayanan Diyarbakır tarihiyle, mutfağıyla, doğal güzellikleriyle ve insanıyla mutlaka gitmeniz gereken bir şehir. Bir dönem Romalıların, Bizanslıların ve daha sonra Osmanlının egemenliğini sürdürdüğü şehirde, 9 bin yıldır yaşam hiç kesintiye uğramadı. Anadolu’nun tüm kokusunu içinize çekebileceğiniz Diyarbakır’a gitmeniz için size 10 güzel sebep hazırladık. İşte keşke hemen gidebilsem diyeceğiniz Diyarbakır.
Diyarbakır insanı Diyarbakır’ın yazları gibi sıcaktır, samimidir. Diyarbakır da şu anda huzur evi bulunmamaktadır. Huzurevi açılmış ama kimse yaşlılarını bırakmadığından kapatılmıştır. Yaşlısına saygısı bir yana halk folklorundaki etkinliği ve hareketliliğiyle Diyarbakır halkı tam bir halay başıdır. Misafir olarak gelen insanlar ‘otel nerede’ diye sorduğunda misafir edilen yerdir Diyarbakır. Misafir ağırlanırken ”Daha karpuz kesecektik” deyiminin hakkının verildiği yerdir.
Oğlum Hasan şiirinde anlatılan gibi:
Bu Şehir DİYARBEKİR,
Zemini Kayalıktır,
İklimi Serttir,
İnsanları Merttir,
Cesurdur, Delikanlıdır.
Kötü Tanıtmış Oda Medyadır.
Biz Medyanın Oyununu Bozanlardanız.
Gidip Diyarbakır insanıyla tanışmalısınız.
2. Diyarbakır Surları
Büyüklüğü ve yüksekliği itibariyle dünyada birinci, uzunluğu bakımından Çin Seddin’den sonra dünyada ikinci olan yapıdır. Şehri çevreleyen surların üstten görünümü Kalkan Balığına benzemektedir. Taşlarının arasında yumurta akı kullanılarak yapılan surların en büyük burcu keçi burcudur. Yedi kardeşler burcu ile ilgili anlatılan efsane şöyledir : ‘Devrin hükümdarı bir yarışma düzenlemiş ve bu burçların bulunduğu yerde planlarını da kendisinin çizdiği, çok sağlam ve çok yüksek iki ayrı burç yapılmasını istemiştir. Diyarbakır’da bu işi başarabilecek iki kişi varmış. Bunlardan biri usta, diğeri de onun kalfası imiş. Ustanın dileği ustalığını bir kez daha göstermek; kalfanın ki ise ustasını geçmekmiş. Usta Yedi Kardeş’ler Burcu’nu, kalfa da Evli Beden Burcu’nu yapmıştır. Burçların yapımı tamamlanınca hükümdar kalfanın burcunu daha çok beğenmiş, buna çok üzülen usta da kendini burçlardan aşağıya atmıştır.’ Surlara çıktığınızda aklınıza kazınan manzarayı asla unutamayacaksınız…
3. Hasan Paşa Hanı
Evliya Çelebinin de bahsettiği Hasan Paşa Hanı eski Diyarbakır evlerinin de sahip olduğu gibi hava sıcaksa bile serindir. 3 yılda restorasyonu tamamlanan handa Diyarbakır’ın en güzel kahvaltısını edebilirsiniz. Hanın altında bulunan sarrafın yerinde eskiden hayvanların dinlendirilmesi için ahır olduğu bilinmektedir. Öyle inşa edilmiştir ki bu alan, ses geçirmezdir. Hayvanların sesinden rahatsız olmamak için böyle yapıldığı düşünülmektedir. Diyarbakır da kahvaltı ettiğinizde tadı damağınızda kalacaktır.
4. On Gözlü Köprü
Bölgenin en ihtişamlı köprüsü On Közlü Köprü’dür. Korkulukları kesme olarak hazırlanmış, yan yana dizilerek bağlanmış, üçgen çatı şekilli taşlar ile örtülüdür. Tarihte köprünün çokça yıkılmış ve onarılmış olduğu düşünülerek köprü zemininde antik döneme ait hazine kalıntılarının olduğu düşünülmektedir. Köprünün üzerinde olan simetrik genişlik farklılıklarına dayanarak köprünün eskiden 11 gözlü olduğu da söylenmektedir. Köprünün altından geçen Dicle nehrinin manzarasında bir fotoğraf çekmek için Diyarbakır’a mutlaka gitmelisiniz.
5. Malabadi Köprüsü
Dünyanın en geniş taş kemerli köprüsüdür. İç tarafında kervan ve yolcuların barınak olarak kullandığı iki oda bulunmaktadır. Köprü nöbetçileri tarafından da kullanılan bu odaların daha önceleri dehlizlerle ve yolun dipleri ile bağlantılı olduğu, gelen kervanların ayak seslerinin bu dehlizler vasıtası ile daha uzaklarda iken duyulduğu söylenir. Evliya Çelebi köprüden: “Doğrusu, üstad mühendis var kuvvetini sarf ederek bu köprüde öyle sanatlar göstermiştir ki, bu işçiliği geçmiş mimarlardan hiç birisi göstermemiştir.” diye bahsetmiştir. Bu köprüden geçerken tarihin bütün kokusunu içinize çekeceksiniz.
6. Ulu Cami
İslam aleminin 5. Harem-i Şerifi olarak kabul ediliyor. Caminin altında su kaynağı vardır ve 7 gözden buraya su toplandığı söylenmektedir. Caminin avlusunda 800 yıldan fazla bir geçmişi olan güneş saati bulunmaktadır. Efsaneye Göre : “Bir zamanlar Ulu Camii civarında Allah’ın veli kullarından biri yaşarmış. Bir gün Ulu Camii avlusunda seccadesini yere sermiş gene namaz kılarken iblis yılan kılığında gelip veli kulun boynuna dolanmış ve namaz kılmasını engellemek istemiş. Ancak tam o esnada yılan bir demir parçasına dönüşmüş ve Ulu Camii’nin taşlarının arasına ibret olsun diye yerleştirilmiş’ Bugün bile Ulu Camii’nin kütüphane olarak kullanılan kısmına iç avlu tarafından bakıldığı zaman yılan şeklindeki o demir hala orada asılıdır.
7. Diyarbakırlı Sanatçılar
Aydınlar ve şairler memleketidir Diyarbakır. Cumhuriyet döneminin en önemli şairlerinden olan Cahit Sıtkı Tarancı’nın, Ahmet Arif’in ve Ziya Gökalp in evini; Orhan Asena’nın Tiyatrosunu ziyaret edebilirsiniz. Celal Güzelses’in şarkılarını her mekanda dinleyebilirsiniz. Eski Diyarbakır evlerini gezerken tarihin bütün dizeleri size eşlik edecek.
8. Diyarbakır Ciğeri
Sabah erken saatte veya gecenin bir körü ”Haydi ciğer yiyelim’ diyebileceğiniz lezzette olan ciğer, yörenin tadılması gereken yemeklerindendir. Eski Diyarbakır evlerinin restore edilerek ciğerci olarak kullanıldığı Meşhur Dağ kapı meydanında tadabilirsiniz.
9. Diyarbakır Karpuzu
Diyarbakır karpuzu, karpuz kuyusu adı verilen yerlerde yetiştirilmektedir. Diyarbakır karpuzunun en son rekoru ise 62 kilo 400 gramdır. Yörenin simgesi haline gelen karpuzun içine bebekler bile sığabilmektedir. Türkiye’nin en lezzetli karpuzunun yetiştirildiği Diyarbakır da karpuza doyacaksınız.
10. El Sanatları
Diyarbakır el sanatları, I. Dünya Savaşı’na kadar çok ileri bir düzeydeydi. Örneğin; Konya’daki Mevlana türbesinin ikinci kapısı, Bağdat’taki İmam-ı Azam türbesinin altın ve gümüş işlemeli kapısı ile avize, şamdan ve kandilleri Diyarbakır’da yapılmıştır.
Bakır kapta muhafaza edilen su tazeliğini korumakta, bakır kapta yapılan yemeğin vitamini daha çok koruduğu bilinmektedir. Diyarbakır halkı bu konuda çok şanlıdır. Çünkü adında da bulunduğu gibi bölgede bakırcılıkta birinci sıradadır. Diyar-ı Bakır da bütün Anadolunun kokusunu içinize çekeceksiniz.
Kaynak: Ravzanur Eker (Onedio.com)